Halkın ekmeğinden, yetimin hakkından, yoksulun rızkından çalanlara karşı, herkesi mücadele etmeye, ‘‘Uyanışa’’ davet ediyoruz

HALLAC-I MANSURUN DEVRİMCİ ÖĞRETİSİ EN EL HAK








Hallac-ı Mansuru, genelde inançsal ve felsefi düşüncesinin özü olan, En-El Hak (Ben Hakkım) sözünden tanırız. Ama Hallac-ı Mansur’u tanımak ve anlayabilmek için salt bu kelimeyi yazıldığı gibi okumak yetersiz kalacaktır. Hallac-ı Mansur 858 yılında İran’ın Tur şehrinde doğdu. Hallac "Pamuk atan" demektir. Hallac'ın büyükbabası Zerdüşt inancına mensuptu. Hallac genç yaşında Kur'an-ı Kerim’i ezberlemişti ve sık sık kendini dünyevi meşgalelerden uzaklaştırıp diğer sûfîlerin eserlerini incelemeye adamaktaydı. Evlendikten sonra bir sene kalacağı Mekke'ye Hac ziyaretinde bulundu. Daha sonra uzun seyahatlere çıktı ve eserini kaleme aldı. Hindistan ve Orta Asya'ya da ziyaretlerde bulundu. Abbasilerin başkenti Bağdat'ta ikamet etti. Hallac’ın yaşadığı Abbasi döneminde Bağdat yönetimini elinde bulunduran Zalim İslam halifesi Muktedir ortalığı kasıp kavururken sarayında akıl almaz derecede lüks yaşam sürmekteydi ve binlerce kadın cariye hizmetindeydi. Odalar altınlarla doluydu, görenlerin gözleri kamaştırıyordu bu saray ihtişamı. Abbasi egemenleri bir yanda lüks içinde yaşarken, halk sefalet içinde kalmıştı. Her geçen gün yoksul sınıfın, saraya karşı olan kini giderek büyüyordu. Kokuşmuş sistem, tarihin tozlu raflarına kaldırılmayı bekliyordu artık ve tam bu dönemler ve dinamikler arasından devrimci bir mutasavvıf olan Hallac-ı Mansur bu yaşanan zulme kafa tutuyordu.

İnsan var olduğu günden itibaren, bir hakikat arayışı içerisine girmiştir. Medeniyetlerin başladığı yer olarak bilinen Ortadoğu insanı, beraber üretmiş beraber tüketmiştir. Kimse başkasının alın teri üzerinde asla bir egemenlik kurmamıştır. Doğa ile insanın ruhunun ortak bir ruha dayanıldığına inanıp emeğin kutsallığını her alanda yaşamış ve dayanışmayla büyütmüşlerdir. Ve Hallac-ı Mansurun öğretisi olan En-El Hak bu temeller üzerinden şekillenen bir öğretidir. En-El Hak sadece yedi harfin bir araya gelişinden oluşmuş sıradan bir kelime midir? Yoksa ardından yıllarca düşünülmesi gereken olayları, tarihsel diyalektiği ve yaşamın sırrını öğrenmek için elimizde bulunan önemli anahtarlardan birisi olmasıdır. İşkence sırasında cellatlarına ve taş atan kalabalığa karşı, ‘’Dostlarım öldürün beni, çünkü ölümdür benim yaşamım!’’ diye haykırarak nasıl bir cüretle kuşandığını görüyoruz  Hallac-ı Mansur’un.

Hallac-ı Mansur, ölümün kendisini yenmiş hakikat yolunda ilerlemiş bir devrimci önderdir. Bu cüretle kuşanmış Seyyid Nesimi, Şeyh Bedrettin, Pir Sultan Abdal ve daha nice devrimciler,  ezilenlerin, mazlumların, hor görülenlerin sesi olmuş ve dönemin kodomanları ve zalimlerini karşılarında tir tir titretmişleridir. Bizim almamız gereken tarihi referans tamamı ile bu cüretin kendisi olmalıdır. En-El Hak öğretisi, doğrudan Anadolu ve Mezopotamya uygarlıklarına ve kültürüne giden yoldur. Dün Ortadoğu halkları için nasıl bir önem taşıyorsa, hala aynı önemi taşımaktadır hala sıcacıktır ve bulunmayı, bilinmeyi beklemektedir. Çünkü içinde yatan devrimci düşünce  Ortadoğu halklarını dün nasıl  kodomanlara, padişahlara ve zalimlere karşı ayağa kaldırdıysa bugünde kaldıracaktır. Şimdi berdar ve Dai (Karmete militanları) olma sırası bizdedir. Hallac-ı Mansur, zulme karşı kurduğumuz barikatlarda mülküyet-rekabet diyalektiğinden var olan sisteme karşı ördüğümüz dayanışma içerisinde yaşıyor ve yaşatacağız.


Har içinde biten gonce güle minnet eylemem
Harabi,Farisiyi bilmem, dile minnet eylemem
Sırat-ı Mustakim üzere gözetirim Rahimi
İblisin talim ettiği yola minnet eylemem              
  (Seyyid Nesimi)


                      
Ali Kemal Ataman
HALLAC-I MANSURUN DEVRİMCİ ÖĞRETİSİ EN EL HAK HALLAC-I MANSURUN DEVRİMCİ ÖĞRETİSİ EN EL HAK Reviewed by Uyanış on 14:12 Rating: 5

1 yorum:

  1. Çok teşekkür ederim ayrıca siteme ziyaretlerinizi unutmayın.
    http://islamguzelahlaktir.blogspot.com/

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.