Halkın ekmeğinden, yetimin hakkından, yoksulun rızkından çalanlara karşı, herkesi mücadele etmeye, ‘‘Uyanışa’’ davet ediyoruz

Bir Marksizm Arayışı




Son zamanlarda tüm hayırcıların oylarını toplayabilecek bir “süper aday” tartışması gündemde… bu tartışma bir anlamda sıkışmışlığın itirafı niteliğindedir. Tartışmayı Baykal vb. “yüksek siyaset”in başlatmış oluşuna takılmayın. Sosyalist cenahın çoğunluğunun başkaca düşündüğünü sanmayın. Umut buralarda, “süper aday” ve türevlerinde aranıyor ve “bulunuyor”. Çünkü “evetçi ezilenlere” umut bağlanmaktan çoktan vazgeçildi.

Evetçi ezilenler
Sosyalistler bu kesimi en azından on beş yıldır ya irade olarak görmedi ya da istemeden görmedi. Ama buna rağmen uzaktan da olsa “seslendi”. Zam dedi, enflasyon dedi, iş cinayetleri dedi, yolsuzluk dedi, sınıf sömürüsü dedi… her kesim meşrebince ezilenleri hayli çelişkiden yakalayıp örgütleyebileceğini tarif edip hayata geçirmeye çalıştı. Kimse hatırı sayılır bir sonuç alamadı. Ama yine kimse bu “durumun” bir özeleştirisini de yapmadı. Ne on beş yıllık politik yönelimin bir “hiçe” tekabül ettiğine dair bir yaklaşım var ortada. Ne de bu başarısızlığın nedenleri masaya yatırılıp tartışılmakta…

Bir yaklaşım
Evetçi ezilenler; Avrupa Merkezci Marksizm yol göstericiliğindeki analizler bile kavranmamıştır. İktidar gücünün evetçi ezilenler ile kurduğu esas hegemonik bağ yakalanmış, devamlı olarak tali-ikincil bağlara hücum edilmiştir. Esas bağ kavranamadan buraya dair sarsıcı bir politik hat inşa edilmeden tali bağlara yönelmek evetçi ezilenleri Özgürlük Gücü’ne yakınlaştırmaktan çok uzaklaştırmış ve İktidar Gücü saflarındaki konsolidasyonunu arttırmıştır. Burada İktidar Gücü’nün başarılı önderliğinin Özgürlük Gücü’nün bahsettiğimiz açmazını kavrayarak bu açmazı sürekli derinleştirecek hamleler yapması süreci hızlandırmış ve kemikleştirmiştir…. İktidar Gücü içinden çıkılamaz bir hal aldıkça, itiraf edilmese de kafalarda evetçi ezilenlerden umut kesilmiştir. Bugün için hemen hiç kimse evetçi ezilenlerin örgütleneceğini ve hayır oyu verebileceğini değil hayal bile etmiyor.

Bir neden
Tembellik, korkaklık, dağınıklık, savunma bataklığına saplanmak ve bu minvalde sayabileceğimiz birçok “neden”, kuşkusuz bu sonuçta pay sahibidir. Ancak esas neden hiçbiri değildir. Esas neden, Alman felsefesi, Fransız ütopik sosyalizmi ve İngiliz eko-politiği üzerinde yükselen Avrupa Merkezci Marksizm’in bu topraklarda İktidar Gücü’nü, İktidar Gücü -devlet-toplum denklemini, İktidar Gücü’nün ideolojik hegemonyasını, velhasıl bütünlüklü İktidar Gücü-Özgürlük Gücü mücadelesini çözümleme yeteneğinden yoksun oluşudur.
Burada suç Avrupa Merkezci Marksizm’de değil, onu Avrupa ile kategorik-niteliksel ayrılıklara sahip olan mevcut memleketimizde uygulamaya çalışan bizlerdedir. Avrupa Merkezci Marksizm, Avrupa’daki İktidar Gücü-Özgürlük Gücü mücadelesini tarihsel, politik ve ekonomik gelişim seyrinin bir sonucu-ürünüdür. Bu seyir vesilesiyle Avrupa’da kullanışlı ve sonuç alıcıdır ve bu yüzden bu toprakları kavramakta yetersizdir. Ki dün de Narodrik aşısı vurulmadan Rusya’yı, Konfüçyüs aşışı vurulmadan Çin’i kavrayamamıştı…

Bir çözüm
Marksizm bir dogma değildir, adil-eşit-özgür bir yarını kurmanın bilimsel yöntemidir. Yöntemin yapısal özelliği, her somut koşula göre kendi yeniden üretimini emretmesidir. Tarih bu yapısallığın üzerinden atlamanın doğurduğu yenilgi-hüsranlar ve politik hüsranlarla doludur. Marksizm bu topraklardaki köklü İktidar Gücü-Özgürlük Gücü mücadelesi üzerinden, ideolojik, politik ve eko-politik sac ayakları temelinde yeniden üretilmelidir.

Yol haritası (kaba-kısaca)
Avrupa İktidar Gücü’nün ideolojik alt yapısı olan Yunan düalizmi, Hristiyan teslisi(üçlemesi) ve AAlman felsefesinden değil, egemen İslam’ın eleştirisi ve yadsımasından bir ideolojik ayak üretmek,
Fransız sosyalizminden değil, Hz: Muhammed dönemi Medine’sinden, Şeyh Bedreddin ve Varidatından, Alamut’lardan, Karmati’lerden, Pir Sultanlardan velhasıl bu topraklardaki tüm adalet arayışlarından bir politik ayak üretmek,
Politik ve ideolojik ayaklara içkin olan eko-politik unsurlardan faydalanarak bir eko-politik ayak üretmek, (eko-politik olanı diğer ki alana nazaran daha evrensel ve nesneldir)
Şeklinde tarif edilebilir. Haritaya bağlı yol yüründükçe; dil, söylem, yöntem vb.lerinde, hem kendiliğinden hem de yeni öznelerin iradi müdahaleleriyle bir dönüşüm-gelişim yaşanacağını ön görebiliriz. Bu yolla Marksizm ile toplum arasındaki yabancılaşmada parçalanacaktır.

İki hatırlatma
Evetçi ezilenlerin örgütlenmesi bir seçenek-tercih konusu değildir. Türkiye devriminin önkoşullarından biri de daha fazla ötelenmeyecek olan ödevidir.
Erol Dündar’ın deyişiyle Türkiye’de sosyalizm “kendi kökleri üzerinde çiçek açacaktır. Dr. Hikmet Kıvılcımlı bu toprakların “kendi kökleri”ni uzun yıllar önce işaret etmiştir: İslam Türkiye’dir, Türkiye İslam’dır.”

Aliço Saydam
Bir Marksizm Arayışı Bir Marksizm Arayışı Reviewed by Uyanış on 10:08 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.